Bağımsız müzik sahnesinde yeni patikalar, yeni pratikler 

Bantmag’da yayınlandı.

röportaj: cem kayıran, ekin sanaç 

Önce pandeminin etkileriyle, sonraki dönemde sayısı artan skandal yasak / iptal kararlarıyla, baskılar, yaptırımlar ve içine batılan ekonomik çukurla iyice sıkışan ortamda özgür üretimin güvenle sürdürülebilmesi için konuşmanın ve ortak sesler yaratmanın elzem olduğunu yeniden hatırladığımız bir dönemden geçiyoruz. Sektörün farklı köşelerine temas eden, birlikte olma motivasyonuyla yakın geçmişte hayata geçen bağımsız müzik kolektifleri, dernekleri ve oluşumlarının sayısının hızla arttığını görmek çok değerli. Aynı zamanda müzik emeği üzerine istatistiki veriler sunan kaynaklarla karşılaşmak da. 

Söze bu çalışmaların en yenisiyle başlayalım. Kültür Emeği Platformu çatısı altında, Sivil Düşün AB Programı desteğiyle Selda Dudu, Doç Dr. Evrim Hikmet Öğüt ve Özge Ç. Denizci tarafından 21 Haziran Dünya Müzik Günü’nde yayımlanan Türkiye’de Müzik Emeğinin Durumu: Türkiye’deki Müzik Emekçilerinin Çalışma Koşulları ve Gelir Durumları Üzerine Araştırma Raporu, ülke müzik sektörüne dair fazlasıyla mühim konulara temas ediyor. Müzik emekçilerinin karşı karşıya kaldığımız krizi anlamaktan öte ona sebep olan çalışma koşullarını kavramayı hedefleyen rapordan hareketle Dudu, Öğüt ve Denizci’ye araştırmalarından yaptıkları çıkarımları, gözlemlerini ve gelecek planlarını sorduk.

Biraz müzik sektöründeki çalışma koşulları ve gelir durumlarını konuşalım mı?: Kültür Emeği yanıtlıyor
kültür emeği
“Türkiye’de müzik sektörü çalışanlarına dair istatistiki veri bulunmuyor. Bu açıdan, bizim araştırmamız müzik sektöründeki çalışma koşulları ve gelir durumlarına ilişkin veri sunması nedeniyle önem kazanıyor.”

Araştırmanız müzik sektöründeki olumsuz ve güvencesiz çalışma koşullarını ve bu koşulların pandemi gibi sosyal risklere karşı korunmasız olunduğu için nasıl derinleştiğini, sayısal veriler toplayarak ortaya koyuyor. Geçtiğimiz aylarda Eda Yiğit de güncel sanat üzerinden benzer dertleri araştıran Prekaryanın Görünmeyen Özneleri çalışmasını paylaşmıştı. Sizden öncelikle Türkiye’de müzik sektörüne dair yapılan güncel araştırma ve çalışmalara dair görüş almak isteriz. Siz bu çalışmayı nasıl motivasyonlarla yürüttünüz?

Pandemi sürecinde müzik emeğinin durumu hakkında yürüyen bir dizi tartışma bizi bir araya getirdi. Selda Dudu’nun 2016 yılında Sevilla Üniversitesi’nde yazmış olduğu, kültür sektörünün emek piyasasını konu alan master tezi bizim için bir çıkış noktası oldu. Bu çalışma kültür emekçilerinin (mimarlar, grafik tasarımcılar, tiyatro emekçileri, müzik emekçileri, dansçılar ve diğer kültürel meslek grupları dâhil) çok ciddi bir çalışan yoksulluğuyla yüz yüze olduğuna işaret ediyordu. Pandemi sürecinde kültür emekçilerinin yaşadığı çalışan yoksulluğunun daha da derinleştiğini gözlemledik ve 2016 yılındaki anket çalışmasından hareketle, bu sefer müzik emekçilerinin çalışma koşullarına ve gelir durumlarına yoğunlaşmak istedik.

Türkiye’de bugün genel anlamda müzik alanında yapılan araştırma ve çalışmalara dair umut verici ve/veya yetersiz olduğunu hissettiğiniz yerlerden biraz bahsedebilir misiniz?

Avrupa Birliği’nin istatistik kurumu olan Eurostat, 2020 yılında Türkiye’deki kültür emekçisi sayısını 645 bin olarak açıklıyor. Ancak bu sayının ne kadarını müzik emekçisinin oluşturduğuna dair bir veri elimizde yok. Özetle, Türkiye’de müzik sektörü çalışanlarına dair istatistiki veri bulunmuyor. Bu açıdan, bizim araştırmamız müzik sektöründeki çalışma koşulları ve gelir durumlarına ilişkin veri sunması nedeniyle önem kazanıyor.

Pandemi ile beraber kültür-sanat alanındaki çalışma koşullarına dair çalışmalarda gözlemlediğimiz artış çok değerli. Sizin de bahsettiğiniz gibi Eda Yiğit’in yapmış olduğu Prekaryanın Görünmeyen Özneleri adlı çalışma bunların en önemlilerinden. Kültür-sanat alanının her zaman bilinen ancak somut olarak ortaya koyulamayan gerçeklerini konuşmak mevcut koşulları dönüştürmek için iyi bir başlangıç noktası.

Aynı şekilde, müzik sektöründeki mevcut meselelere karşı geliştirilmesi gereken sosyal politikalar anlamında mevcut ortamda umut verici ve/veya tersi olarak gözlemlediğiniz şeylerden biraz bahsedebilir misiniz?

Kültür-sanat sektörü pandemiden önce de ciddi sürelerde çalıştığı hâlde yoksullukla mücadele eden bir sektör. 2016 yılındaki anket katılımcılarının sadece onda biri dört kişilik aileyi geçindirebilecek gelire sahip olduğunu belirtmiş ve her beş katılımcıdan biri asgari ücret bile kazanamadıklarını ifade etmişti. Kadın-erkek arasında ücret eşitsizliğinin sürdüğü, işyeri dışında (evden) çalışma oranlarının çok yüksek olduğu, yaşlı çalışanların daha derin çalışan yoksulluğuyla mücadele etmek zorunda oldukları gibi sonuçlar barındırıyordu. Bunların dışında, yine 2016 yılındaki anket, devlet desteği ve iş güvencesinin gelir üzerinde önemli etkileri olduğunu gösteriyordu.

2020 yılında yaptığımız araştırma, özellikle müzik emekçileri açısından, bugün bu durumun daha da vahimleştiğini gösteriyor. Araştırmamızla, müzik emekçilerinin büyük bir çoğunluğunun tam zamanlı olarak haftada 45 saat (30 saat sahne/ofis ve 15 saat sahne/ofis dışı) çalışmalarına rağmen, 2019 yılında yüzde 80’inin dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının altında gelir elde ettiğini ve bu oranın 2020 yılında pandeminin etkisiyle yüzde 94’e çıktığını saptadık.

Pandemi etkisiyle, 2019 yılıyla karşılaştırıldığında katılanların, 2020 yılı aylık gelir ortalamalarının yaklaşık yüzde 50 oranında düştüğünü tespit ettik. Diğer yandan araştırma hem işyeri kayıtlılığının hem de sosyal güvenceli çalışmanın ne kadar düşük kaldığını gösteriyor. Bu gibi gerçekler bu alanda acil olarak politikaya ihtiyaç duyulduğunun bir göstergesi.

Araştırmanızın bu anlamda nasıl bir katkı sunmasını istiyorsunuz?

Araştırmamızın, Türkiye’deki müzik emekçilerinin, çoğunlukla kendilerinin dahi sorgulamadığı esnek çalışma koşullarına dikkat çekerek, müzik emekçileri özelinde, tüm kültür emekçilerinin güvenceli çalışma koşullarına sahip olmalarına ve çalışan yoksulluğunu ortadan kaldırmaya yönelik politikalara bilimsel destek sunmasını arzu ediyoruz.

Son olarak Kültür Emeği ile bu raporla birlikte tanıştık, bu çatı altında ileriye dönük olarak ne gibi planlarınız var? 

Selda Dudu’nun kültür emekçileri üzerine yapmış olduğu çalışmanın araştırmamızın çıkış noktası olduğunu belirtmiştik. Araştırmamızı bu anlamda derinleştirerek, kültür alanında çalışan herkesi kapsayan bir projeye dönüştürmek ilerisi için arzumuz.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s