Ak Saray’ın tanıtım videosunu izleyenler, fonda mehter müziği eşliğinde bazı tanıdık sözcüklere denk gelecekler; evet yanılmıyorsunuz, o bildiğimiz İstaklal Marşı. Videoda kullanılan marş ilk anda 1924’te açılan İstiklal Marşı Beste Yarışması’na katılmış bir başka beste, hatta o yarışmayı kazanıp 1930 yılına kadar resmi olarak kabul edilen Ali Rıfat Çağatay bestesi olabilir mi diye düşündürüyor; zira Ali Rıfat Çağatay’ın bestesinin klasik Türk/Osmanlı müziğine daha yakın olduğunu biliyoruz. İkinci bir ihtimal olarak da yine hem mehter müziğine hem de genel anlamda klasik Türk/Osmanlı müziğine yakınlığıyla hatırladığımız Ahmet Yekta Madran bestesi (İstiklal Marşı için yaptığı birkaç besteden biri) olabileceği ihtimali geliyor akla.
1924 yılında açılan yarışmada seçilen ve 1930’a kadar çalınan İstiklal Marşı
Bu arada bugün kullanılan İstiklal Marşı’nın Osman Zeki Üngör tarafından bestelenip Edgar Manas tarafından çokseslendirildiğini ve 1930’da resmi olarak kabul edildiğini belirtelim.1924’te açılan yarışmaya katılan çok sayıda bestenin içinde yukarıdaki gibi geleneksel Osmanlı müziğine yakın duran örnekler olduğu ve tam da onlardan biri seçildiği halde, neden 1930’da yeni bir tercih yapılmıştır? Aşağıda örneğini bulacağımız, çoksesli ve -söyleme şekli de dahil olmak üzere- “Batılı” tarzda bestelenen onlarca örnekle bu geleneksel müziğe yakın duran örnekler arasında nasıl bir çekişme yaşanmış, bu tartışma 1930’da nasıl nihayete ermiştir? gibi sorulara yanıt aramak, Cumhuriyet dönemi müzik devriminin temel tartışmalarını da içeren daha ciddi ve uzun soluklu bir yazıya kalsın. Ama tam da bu sorulardan çıkarak aklımızda tutalım ki müzik her dönemde olduğu gibi erken cumhuriyet döneminde de ideolojik çatışmanın dolaylı ya da dolaysız biçimde yaşandığı bir savaş alanı olmuştur.
Şimdi açık ki o çatışmanın yeni bir evresine tanıklık ediyoruz. AKP’nin neoliberal ve muhafazakar uygulamalarının sanat alanına yansımalarına son yıllarda Devlet Tiyatroları ile Opera ve Bale’nin kapatılması ve TÜSAK tartışmalarıyla tanık olmaya başladık. Ak Saray’ın kendisi, adı da dahil olmak üzere bu ideolojik çatışmanın kültürel anlamda yeni-Osmanlıcılık ile “Kemalist vesayet” arasında yaşandığını açıkça imliyor. Daha önce başka bir yerde de yazdığım gibi, Kemalizmin en güçlü, AKP kadrolarınınsa en zayıf olduğu tiyatro, opera, bale, senfonik müzik gibi alanlara sıra ancak geliyor. Tam da bu bağlamda AKP, Ak Saray’ın tanıtım filminde, 2011 yılında, “Mehmet Akif Yılı” için Ramazan Uçar tarafından, “Özgürlük Bestesi” adıyla bestelenmiş olan “yeni Türkiye”nin yeni İstiklial Marşı’nı kullanarak tercihini açıkça ortaya koyuyor.
Sıradaysa “eski marşın bestesi prozodiye uygun değil, artık bu yenisini kullanalım” önerisinin olduğunu öngörmek zor değil!